OLAY KARNABAHARDA !






Her ne kadar İspanya'da doğmuş da olsa İspanyol olarak nitelendirmez kendini. 
Katalan olarak bahseder hep. 
Hayatı 1904 de başlamış ve Nikola Tesla ile kader ortaklığı yakalamıştır,
Ailesi , ölen kardeşinin reenkarnasyonu olduğuna inanır. Bu konuda üstündeki baskıyı
 'Doğar doğmaz tapınılan bir ölünün ayak izlerinden yürümeye başladım'  diyerek bize anlatmaya çalışmış , yaklaşık 16 sene sonra Annesi vefat ettiğinde ve babası şaşırtıcı bir şekilde teyzesiyle evlendiğinde ise.. 
“Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyordum." diyerek annesinin kaybını bir cümleyle betimlemiş ve o günden sonra hiç bir kadına kalbini açmamıştır.

Dali kadınlara karşı hep ilgisiz olmuştu onları sadece erotik fanteziler için gerekli görüyor ve çoğunlukla hayal dünyasında yaşıyordu ama tüm bu düşünceleri tek bir kadınla karşılaştığı anda hükümsüz kalacaktı… 






GALA..
Asıl adı : Helena Dimitrievna Diakonova 
Gala ismini, ona kocası Paul Eluard vermişti. Eluard ile o dönemde evli gibidir yani evlidir ama bu açık bir evliliktir. 
Gala ömrü boyunca fakirlikten çok korkmuştur Eluard ile de sanat değeri taşıyan objelerin ticaretini yaparak yüklü miktarda gelir elde etmişlerdir. Yani İlişkileri pek de aşk üzerine kurulu değildir..
Gala için her zaman estetik ve sanat hayatın vazgeçilmezi olmuştu ve bu konudaki bilgi birikimi düşünceleri her erkeği etkileyecek kapasitedeydi.

Dali ise o dönemde tam da kendini tasvir ettiği üzere “başı boş bir köpek” gibi dolaşmaktaydı ve bazı günler bir taksiye binip onu genel eve götürmesini isteyip, orda hiçbir kadına dokunmayarak sadece kadınlardan daha ne kadar soğuyabileceğini test ediyor ve hiçbir kadınla beraber olma isteği duymuyordu. 

Tam da o zamanlar Dali ‘nin sergisini gezmeye bir arkadaşları dolayısıyla gelen Eluard ve Gala ile karşılaşan Dali ’nin o güne kadar olan tüm düşünceleri tek bir kadın için sonsuza kadar değişecektir. 
İlk tanışmalarında Gala pek oralı olmamıştır. Dali kadar yoğun değildir hisleri ama kısa bir zaman sonra Dali onun dikkatini çekmeyi başarmıştır. 

Sonraki zamanlarda Gala için şu satırları yazar ;

Her erkek bir kadınla evlenebilir ,fakat sadece Gala onun ruhunu iyileştirebilir ,
Resimlere , ressamlardan çok değer veren odur,
Senin açlığını doyuran biridir , hiçbir şey yapmadan yaratıcı güçlerinin vücut bulmasını sağlayan biri , Tüm korkuları dağıtan biri (…)

Gala’dan önce Dali’nin hayatına baktığımız zaman böylesine yer kaplayan başka bir kişi gözümüze çarpar o da Federico Garcia Lorca ‘dır. 
Lorca eşcinseldir. En yakın arkadaşıdır.
Ancak Dali ile bir şey yaşayıp yaşamadıklarından çoğu kaynak bahsetmez.  Özellikle Gala ve onun sürrealist arkadaş gruplarıyla tanıştıktan sonra ve Endülüs Köpeği filminin ardından aralarının açılması sebebiyle Lorca ile yolları ayrılır.

Dali’nin her şeyi Gala olmuştur.
Bir de Karnabahar… 


İspanya’da arabaya karnabaharları doldurarak Paris’e kadar o şekilde sürmüş ve Karnabahar ‘ın logaritmik bir eğrisi olmasının onu karnabahar ‘a çektiğini söylemiştir.

Syd Barret ‘in erik ve portakala olan benzetmeleri kadar tutkulu olmasa da Dali ’nin de karnabahara ait yüksek bir afinitesi vardı. Aynı afinite evcil hayvan olarak beslediği Karınca yiyenlere karşı da vardı...

Ailesi kendisinden 10 yaş büyük Gala’yı hiçbir zaman onaylamaz ve babası Dali’den maddi gücünü çekince geri döneceğini düşünür Gala ise en büyük korkusu olan fakirlikle Dali için bir süre mücadele eder , 16 metrekarelik Port Lligat ‘daki evinde yaşamaya çalışırken 
Gala ,Dali’ye her konuda destek olmuş hem eserlerini yaratırken hem de onları satarken hep çevresini ve eski kocasının nüfusunu kullanmıştı..Gala, onun için anne-kadın olmuştur.
Girişken olan ve organize eden Gala ama hep göz önünde olan Dali’dir.

Dali hikayelerinde de bahseden ondan ; 
‘ Gala ‘yı Annemden, babamdan, Picasso’dan ve paradan daha çok seviyorum.’ der.

 Gala ‘nın bağlantılarıyla Dali’nin  eserlerini sergilemek isteyen bir galeri sayesinde Picasso ‘nun da içinde bulunduğu bir gemide Dali’nin hayalindeki ülke olan Amerika yolculuğu başlar…

Amerikaya daha gitmeden eserleri sayesinde ünü çoktan yayılmıştır, Avrupa gibi orda da 


‘ Mister Sürrealizm ‘ olarak tanınmaktadır.



New York’a gittikten sonra  davet edildikleri bir etkinlikte Gala ‘nın giyim tarzı özellikle de şapkası çok dikkat çeker ve odak noktası olurlar. O günden sonra reklam yapmalarına gerek kalmadan çevreler tarafından merak konusu olmuşlardır

Dali ‘ de Gala gibi zenginlik ve para düşkünüdür hakkında ne kadar ‘AVIDA DOLARS’ denilse de o buna aldırmayıp John Lennon ‘un eşi Yoko Ono ‘nun ondan , saklamak üzere istediği bıyığının bir kaç kılını 10 bin dolara satmıştır.  İlginç olan ise kendinden bir parça vermek istemediği için dışardan topladığı ot parçalarını bıyık kılları olarak göndermiştir. Aslında yine de bu aç gözlülüğünden değil onun kendi bıyığını büyüde kullanacağından dolayı şüphelenmesinden kaynaklandığını söyleyen çoğunluktadır..




Dali Kendine has tarzıyla herkesim ilgisini kolayca topluyordu birkaç alışkanlığı bile onu sıra dışı yapmaya yetiyordu.. Evde kedi , köpek değil Karınca yiyen besliyordu, uykuya hiç kendini teslim etmiyordu aynı EINSTEIN gibi o da bir düzenek kurmuştu uykuya daldığında elinden bir anahtar ya da bir nesne düşüyor ve onu uyandırıyor böylece uykuya dalma aşamasında bilincin en arafta kaldığı an’da yaratıcılığını ve çözüm yeteneğini zirveye çıkarıp üretkenliğini arttırmayı amaçlıyordu.

Tüm bu özellikleriyle kimileri tarafından dahi kimileri için deli olarak anılıyor olsa da sürrealizm’in bana kalırsa Picasso ile birlikte en büyük önderlerinden biri olarak ismini Gala ile birlikte kendi istediği gibi ölümsüzlüğe yazdırmış bulunuyor.

Gala ile ömrünün son 13 yılında ayrı yaşamış da olsalar ona aldığı şato’da hayata veda eden karısının ardından oraya taşınıp ölümüne kadar orda kalarak yas tutmuş , 83 yaşında onu yalnız bırakan eşine şu satırlarla veda etmişti...

Gala'nın acısından
- ki benim acımdır
Gala'nın ölümünden 
- ki benim ölümümdür
Başka hiç bir şey hayatıma dokunamaz."




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AEDEN

ŞARLO