Gerçekçi ol, imkansızı iste !



Başlıktan anlamışsınızdır.



Bu gün Ernesto CHE Guevara ‘yı anlatmaya karar verdim. 
Bu çok yönlü insan hakkında 1-2 sene öncesine kadar çok bilgi sahibi değildim. Hakkında bir şeyler öğrenme dürtüm Luis Borges ‘in bu şiirini okuduktan sonra başladı.




Sil baştan yaşama şansım olsaydı eğer,
oturup saymazdım eski yanlışlarımı.
Kusursuz olmaya çalışmaz, rahat bırakırdım yüreğimi.
Neşeli olurdum, geçmişte olmadığım kadar,
ve elbette çok daha coşkulu olurdu sevdalarım,
içine de yeterince ciddiyet katardım.



Luis Borges bir çok edebiyat ödülü almışsa da , Nobel ödülünü reddedeceğini söylemiş ve sebebini ‘ben ödülü aldım diye diktatör Pinochet ’in elini sıkamam diyerek açıklamıştır. 

Diktatörlüğe ve kapitalizme olan bakış açısını babasından alan Borges ‘in bu ruhunu okuduğu okulda da pekiştirmiş olabileceği düşüncesindeyim ya da sıra arkadaşı Ernesto Guevara Lynch ile geçirdiği zamandan da kaynaklanabilir… yani CHE Guevara’nın babası.

Her ne kadar ilerleyen dönemde Ernesto Guevara Lynch , sıra arkadaşı BORGES’i dövmesi nedeniyle okuldan atılmış olsa da beraber paylaştıkları zaman ya da ruh Che Guevara’ya kadar ulaşacak ,ardından kitleleri sürükleyecek bir figür yaratacaktı.

Arjantin kültürü içinde sahip olduğu aile yüksek kültür sahibiydi. Fransızca diline hakim oluşu , şiir okuma tutkusu kendini ve hayatı aşma tutkusu..Latin Amerika devriminin evrensel nitelik kazanmasında rol oynayacaktı. Borges’in deyişiyle o “sürgünde bir Avrupalı” gibiydi.




Belki de çocukluğundan beri astım hastası olması onu hayata karşı daha da mücadeleci yapmıştı, Astım krizleri nedeniyle sık sık hayattan geri kalmış ama bu onu asla tutkularından alıkoymamıştı.

Çocukluğunda karşısına çıkan bu hastalık olgusuyla mücadele etmek için Tıp doktoru olmayı seçtiyse de hiçbir zaman tek bir şeyle ilgilenmedi.Babasından devraldığı fotoğraf tutkusunu Latin Amerikayı gezerek çektiği fotoğraflarda sürdürdü. Siyasetten uzaktı senelerce içinde filizlenen devrimci tohumları gün yüzüne çıkarmadı, yüzüyor , satranç oynuyor , matematikle yakından ilgileniyor ve uzun yolculuklara çıkıyordu.

1953 ‘de tıp doktoru diplomasını aldıktan sonra asıl amacına odaklanma fırsatı buldu.





Orta Amerika’yı otostopla geçerek , Guatemala’ya ulaştı ve orda gönüllü doktorluk yapmaya başladı, o dönemde Che , Guatemala ‘da ABD istilası başladığında direnen komünist birlikler içindeydi.




Guatemala’da Fidel Castro ‘nun kardeşiyle tanışmış ve burda kalması tehlikeli hale geldiğinde Meksika’ya gitmişlerdir.
O dönemde Küba’daki mahkumluğu sona eren Fidel Castro ‘da kardeşinin yanında Meksika’ya gelmiştir.



Tanıştıkları an ‘dan itibaren Fidel Castro onun gerçek bir devrimci olduğunu anlamış ve BATİSTA’yı devirmek için harekat planlarına onu da dahil etmiştir.

Guevara ‘nın bir çok kitapta ve biyografisinde anlatıldığı dönüm noktası olan, Küba ‘da karaya çıkar çıkmaz karşılaştığı Batista askerlerinin karşısında tıbbi çantası ve cephanelik arasında yaptığı seçimden bahseder… ’O an doktordan ,savaşçıya döneceğimi anlamıştım’ der.

Guevara , Fidel Castro ile planladıkları nerdeyse çoğu çıkarmalardan başarılı sonuç almıştır. Batista Küba’dan kaçmış , Batista hükümeti devrilmiştir. Devam eden seneler içinde BM’de Küba’yı temsilen New York’a gitmiştir. Küba adına ulusal alanda birçok toplantı ve katılım gerçekleştirdikten sonra Küba’ya dönmüş bir süre sonra da ortadan kaybolmuştur.Ona göre her zaman 
ABD’nin dibinde ‘sosyalizmi’ korumak , onu ‘’ihraç’’ etmekten çok daha reel politik bir tutum olarak gözükürdü..o yüzden de kayboluşunu bu fikre bağlayan ya da Fidel Castro ile arasının bozulmasına bağlayan birçok insan olmuştu. Bu konu Fidel Castro ‘ya sorulduğunda, hayatta olduğunu ve yerini bildiğini söyleyip gizemi arttırmıştır.

Ardından Kongo ve Bolivya çıkarmalarında inandığı doğrular uğruna gözünü kırpmadan kendini tehlikeye atmış ve hiçbir zaman fikirlerinden vazgeçmemiştir.Belki Kongo’daki yenilgisinden sonra başını tekrar Latin Amerikaya çevirmiştir.Evet ama hedefleri ve inancını hiç kaybetmemişti.

Aslında Che Guevara ‘yı anlatmak bu kadarcık bir yazı dizisinde olmaz ama en azından Luis Borges ‘den başlayıp beni araştırmaya iten bu kişinin hayata karşı duruşu , fikirleri ve hedeflerinden kaç yaşında olursa olsun hangi konumda olursa olsun vazgeçmemesi, özellikle de cesareti beni buraya kadar uzanan cümlelerimin sonuna kadar getirdi.

Ölmeden önce son sözleriyle cesaretini ifade edebilirsem eğer,


‘’Beni öldüreceğini biliyorum. ATEŞ ET ! Yalnızca bir insan öldüreceksin!’’


1965 Konuşmasını izlemek isterseniz link bırakayım hemen.







Yorumlar

  1. Che aslında isyankar tutum izleyen bir insan değildir tek amacı tüm insanlığın
    en temel haklarını kazanması için savaş vermiştir.

    Ama burada bir ironi yok mu sizce insan hakları savunucusu olan , insan öldürüyor ve aslında hiç insan öldürmeyecekler kendi haklarını ve özgürlüklerini savunmak adına başka insanları öldürüyor.

    İroni de bu ya Kendi özgürlüğün bile başkasının ölmesine bağlanmış .

    Hayat kumar gibidir , sadece oynatan kazanır .
    (ABD - İNGİLTERE)

    Yazılarınızı okumaktan büyük keyif duyuyorum , iyi veya kötü sadece kendi düşüncelerinizi yazıyorsunuz.

    Saygılarımla ..

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

AEDEN

ŞARLO

OLAY KARNABAHARDA !