AEDEN

İlk cuma

Önyargı düşüncenin en büyük hastalığıdır. Cümlesiyle başlayan Azra Kohen plank sabitini sonraki sayfaya ekleyerek devam ediyor. Tanımdan ilerlersek plank sabitinin bir parçacığın enerjisinin frekansına olan oranı olarak düşünürüz. Bu pek derinlik anımsatmadıysa nerede kullanıldığına bakalım. Plank sabiti’nin etkisi doppler kayması olarak bilinen olayda karşımıza çıkar. 

Doppler kayması en genel örnekle bir tren düdüğünün tren yanımızdan geçerken sesinin azalması olarak belirtilir. Çünkü saniye başına düşen titreşimi azalır.

Bu etkiyi kitaptaki olay örgüsü ile birleştirdiğinde kitaba başlarken gördüğün ama anlam veremediğin bu denklemin aslında ne kadar derin anlamlar içerdiğini anlayacağını düşünüyorum.

‘Plank sabiti' 

İçinde yaşadığımız bu kaos ortamında tüm bu sağır edici uğultuda  , insan olabilmenin gerektirdiklerine gözlerimizi kapayıp ulaşılacak hedefler , kazançlar ve yaşamak (!) dediğimiz olgular uğruna kulağımızı tırmalayan haksızlıklara , manipülasyonlara , acılara aslında 'insan olmaya' ne kadar sağırlaştırılıp ne kadar duyarsızlaştırıldığımızı yüzümüze çarpmak için hazırlanmış bir açılış konuşmasının konsantre haline getirilen bir başlangıç simgesi…

Bir an durup dışardan bakabilecek miyiz ? Her şeyin ne kadar da kontrolden çıktığını…uğruna savaştığımız sistemin aslında bizi nasıl da yutmayı amaçladığını yutağa ulaşmadan önce fark edebilecek miyiz ? yoksa biz de bir sindirim atığı gibi boşluğa bırakılıp, silinip gidecek miyiz ? 

Neye dönüşeceğiz ?

Petrol 

Neydi petrol, sen ne dersin petrole ?

Her ay zam yapılan araç yakıtı ?

Birinci dünya ülkelerinin Arapları din ile bağlama ve yönetme politikasının kaynağı ? 

Ortadoğu’nun kasıp kavrulma sebebi ?

Hayır.

Dünya’nın kanıydı petrol.

Yaşamın kaya arasında sıkışıp milyonlarca yıl basınca maruz kalmasıyla oluşuyordu. Kızılderililerin yaralarına sürdükleri bu mineral şimdi arabalarda kullanılıyordu. 

Kimseye anlatılmıyordu petrolyumun iyileştirici etkisi , petrolyum işçilerinin ellerinin neden pamuk gibi yumuşak olduğu , gezegenin özü , bu gezegende yaşamış her canlının bir gün dönüşeceği şey olduğu kimseye söylenmiyordu.

Kolektif bir bilinçle üretken arılar gibi yaşayabilecekken , tüketime adanmış bir sistemin içinde sindirilip,idol sunulan her şeyi kabulleniyorduk. 

Herkesin motivasyonu bir başkası gibi olmaya dönüşüyordu…Böyle dizayn ediliyor insansılıklar….

Bu toprağın altında , gezegenin merkezinde bedenimizde taşıdığımız duyarsızlaştırılmaya çalışılan kalplerimizin ritminde atan gezegenin kalbini hissedebiliyor musun ?

‘Shuman Rozenansı’ adını vermiş bunu hissedenler. Kimsenin bilmediği internette yazan bir isim…Nasıl olur da sağır olabiliriz böylesine !

 Doppler etkisi mi dersin yoksa ? Gezegenin kalbine ne kadar yakın olduğumuzun kanıtı mı ?

Düşünmek.

Düşünüyorum öyleyse varım.

Sen Var mısın ?

Bazı sorular vardır , cevap ancak kendiniz deneyimlerseniz oluşabilir. Başkasından dinlemekle algılanmaz ve cevap oluştuğunda ,varlığı varoluş zincirinde bir üst evreye taşır. Soru sormadan , düşünmeden yaşamak ?

Karakterin intiharıydı aklına estiği gibi davranmak , hayatı anlamsızlaştıran her döngünün başlangıcıydı bu.

600 sayfa dolu dolu geçen, bittiğinde üzüleceğin bir kitabı kısıtlı kelimelerle anlatmak zor... umarım dikkatini az da olsa çekmiştir yazdıklarım ve yarın kitap marketlere ya da kütüphaneye  gittiğinde tanıdık bir sima görmüşçesine kapağı fark etmeni sağlar.

Çünkü insan ancak fark ettiği zaman gördüğünün değerini bilebilir